Bilinçdışını Anlamak
Bilinçdışı nedir ve nasıl çalışır? Bilinçdışını anlamak adlı bu yazıda Bilinçaltı nedir? sorusuna cevap arayacağız. Sigmund Freud’a ve kuramına ait olan bu kavramı ya da çok bilinen adıyla bilinçaltı nedir konusunu irdelemek istiyoruz. Bilinçdışı, bastırma savunma mekanizmasıyla karıştırılmaktadır. Bilinçdışı, İnsan zihninin farkına varılmak istenmeyen tarafıdır. Bilinçdışını anlamak derken insan zihnini işlev açısından incelemiş olacağız. Bilinçaltı ve bilinçdışı kavramları aynı anlamda kullanılmaktadır.
Bu sayfada;
Bilinçdışını Anlamak Nedir?
Bilinçdışını anlamak terimiyle Sigmund Freud’un bilinçaltı kavramını açıklamış olacağız. Bilinçdışı kavramını tam olarak ortaya atan kişi olmadı. Ancak kesinlikle onu popüler yapmaktan sorumluydu ve bu, psikolojiye yaptığı ana katkılardan biri oldu. Freud (1900, 1905) zihnin topografik modelini geliştirdi. Böylece zihnin yapısının ve işlevinin özelliklerini tarif etti. Freud, zihnin 3 seviyesini tanımlamak için buzdağı benzetmesini kullandı. Freud (1915 ) bilincinde olduğumuz tüm zihinsel süreçlerden oluşan bilinçli zihin halini tarif etti. Bilinç, bu benzetmeye göre deniz suyu seviyesinin üstünde kalan kısmı tarif eder. Freud ( 1924, s 306). Bilinçdışını anlamak için şu örneği verebiliriz. Bilinçli zihin için şu örnek verilebilir. “Şu anda susadıysanız su içmeye karar verebilirsiniz”.
Bilinçdışı zihin, bilince erişemeyen fakat yargı, duygu veya davranışları etkileyen zihinsel süreçleri içerir (Wilson, 2002). Freud’a (1915) göre, bilinçdışı zihin insan davranışının birincil kaynağıdır. Bir buzdağı gibi, zihnin en önemli kısmı göremediğiniz parçadır. Duygularımıza, güdülerimize ve kararlarımıza, geçmiş tecrübelerimiz güçlü bir şekilde etkilenmiştir ve bilinçdışı alanda saklanmaktadır.
Bilinçdışını anlamak için bir bebek ile gelişme dönemlerini incelemek yeterli olabilir. Çocukluğun ilk yıllarında, çocuklar zaten ve doğal olarak hipnozda yaşarlar. Hipnotik trans durumunda bilinçdışı zihin aktif durumdadır. Hipnotik trans altında zaman kavramı bozulmaya uğrar. Tıpkı çocuklar için zaman kavramının olmaması gibi. Bilinçdışını anlamak için bir çocuğun zihin durumunu incelemek yeterli olacaktır.
Bilinçaltı Nedir? Bilinçdışı Nedir?
Bilinçdışı nedir? ve bilinçaltı nedir? Bu kavramlar çocukların masum halleri örnek olabilir. Çocuklar belirli bir yaşa kadar toplumsal yapı ve toplumsal yapının kurallarına sahip değildir. Örneğin ayıp kavramını bilmezler. Doğru ya da yanlış kavramları bir yetişkin gibi mantık süzgecinden geçirilerek değerlendirilmez. Mekan ve zaman kavramı ayırt edici halde değildir. Tek amaçları vardır. Beslenme ve güvende olmaktır. Hipnoz halindeyken dominant halde olan bilinçaltı zihin de tıpkı bir çocuğun zihni gibidir. Doğru ve yanlış kavramını bilmez. Mekanı sadece güvende olduğu yer olarak evi veya tanıdığı mekanı bilir. Sadece otomatik olarak an’ı yaşar.
Zamanla çocuk dış dünyanın etkisiyle ve fiziksel – ruhsal gelişimini tamamladıkça bilinçlenir. Böylelikle bilinçli zihinde varolan korku kaygı ve endişeler ve neşe mutluluk gibi olumlu ve olumsuz duygular da gelişir. Anlam kazanır. Bilinçli olarak korktuğumuz bir köpek, artık bilinçdışına itilir ve bilinçdışı köpekleri bir tehdit ve korku unsuru olarak algılanır. Bilinçli olarak köpekten korkmamaya dönük fikrimiz değişse de bilinçdışı (bilinçaltı) zihinde bu değişiklik kolayca değişmez. Bilinçdışını anlamak bu problemlerin doğasını da anlamak demektir.
Bilinçdışını Anlamak-Bilinçaltının Özellikleri
Bilinçdışı / bilinçaltının özellikleri, zihin herşeyden önce ilkel halidir diyebiliriz. Ahlak kuralları bilinçdışı zihin için geçerli değildir. Ahlak kuralları bilinçli zihnimizle yaşımız büyüdükçe öğrendiğimiz süreçlerdir. Bilinçdışı, rüyalarda kendini sembolize ederek ortaya koyar. Rüya ve dil sürçmesi gibi durumlar, bilinçdışının dışavurulmuş halleridir. Bilinçdışını anlamak için rüyalarınızı incelemek de önemli olabilir.
Bilinçli zihinde neler olup bittiğinin tam olarak farkında olabiliriz. Ancak bilinçdışı zihinde hangi bilgilerin depolandığına dair hiçbir fikrimiz yok. Bilinçdışı zihin, bilinci yerinde olmayan, önemli ve rahatsız edici her türlü bilgiyi içerdiğinden farkındalıktan uzak durmamız gerekir. Çünkü bunlar sürekli rahatsız edicilikle tehdit ederler.
Bilinci yerinde olmayan zihin, yani bilinçdışı; bir depo, ilkel arzuların ve dürtülerin bekleme köşesinde tutulan ve bilinçsiz alan tarafından aracılık edilen bir ‘kazanı’ olarak işlev görür. Örneğin, Freud (1915), bazı olayların ve arzuların, hastalarının kabul etmesi için genellikle çok korkutucu ya da acı verici olduğunu ve bu bilginin bilinçsiz zihninde kilitlendiğine inandığını söylemiştir.
Bilinçdışını Anlamak İçin Bir Çocuğu Hatırlayın
Bir çocuk için ilk yıllarında, kendi arzu ve eğilimlerine ters düşen etkilere ve telkinlere uğrar. Çünkü çocuk o anda içi su dolu bardakla oynamak istiyordur. Tam da o sırada bir yetişkin bir telkinde bulunur. “sakın bardağa dokunma“ bu sadece basit bir örnektir. Yüzlerce buna benzer telkin verilir çocuğa. Aslında bu durum çocuğun eğitimi ve terbiyesi için yapılıyordur. ve son derece normal algılanabilir. Ancak bu gibi durumlar çocuk için psikolojik travmalara ve çatışmalara yol açar.
Çocuk ve yetişkin artık zamanla bunları hatırlamaz. Ama yetişkinin kendisi farkında olmadan, sürekli olarak yetişkinin davranışlarında kendini gösterir. Tüm yaşamı boyunca etkisini görür. Ve Hemen hemen hiçbir zaman bu davranışının nedeninin geçmişte yaşadığı, bu basit gibi görünen etkinin farkında olmadan yaşamını sürdürür. Bilinçdışını anlamak için geçmişte yaşanan bir olayın bilinçdışında nasıl bir iz bıraktığını incelemek önemli olabilir.
Bilinçdışı zihin, ilkel cinsiyet ve saldırganlık çağrışımları için biyolojik temelli içgüdülerimizi (eros ve thanatos) içerir. (Freud, 1915). Freud, ilkel dürtülerimizin, çoğunlukla bilinçlenmeye gitmediklerini savunuyor; çünkü akılcı, bilinçli olanlarımız kabul edilemez. İnsanlar bilinçsiz motif ve duygularını bilmekten kaçınmak için bir dizi savunma mekanizması geliştirmişlerdir (bastırma savunma mekanizması gibi).
Bilinçdışı ve Dil Sürçmesi
Çocuğun dünyasındaki istek ve arzularını en başta, anne babası olmak üzere giderek toplumun etkisiyle de bastırmaya başlar. Bilinçaltına itilmeye başlanır. Ama insan daha sonra bunu kısmen aşsa da, tümüyle ortadan kaldıramaz. Bir yandan bilinçdışına itilme, psikolojik düzeyde çatışmaları üretir; aramızdan kimileri bunları tümüyle ve hiçbir zaman ortadan kaldıramaz. Bu ise o bireyin gelişimini engeller ya da bozar. Diğer taraftan bilinçdışına itilimler ortadan kalkmazlar. Bireyler olarak bizler saçma olduğunu bildiğimiz halde neden böyle hissettiğimizi ya da neden böyle davrandığımızı anlamadan iç çatışmaları yaşarız.
Yaşamın içinde sürekli bir enerji gibi canlı olan bilinçdışına itilen istek arzu ve beklentiler simgesel olarak ortaya çıkarlar. Dil sürçmeleri, rüyalar, istenmeden unutmalar, değerli nesnelerin yitirilmesi, beklenmedik beceriksizlikler şeklinde ortaya çıkarlar. Bilinçaltının özelliklerini başka bir yazıda daha geniş olarak yer verceğiz. Bilindışını anlamak için bilinçdışının özelliklerini anlamak gerekir. Bilinçaltının özellikleri ile bilinçdışının özellikleri aynı anlamlara gelmektedir. Bilinçdışını anlamak için özelliklerini bilmek gerekiyor.
Freud (1915), bilinçdışı zihnin önemini vurgulamıştır. ve Freud teorisinin birincil varsayımı bilinçdışının davranışları kişilerin şüphelenenden daha büyük bir dereceye kadar yönettiğidir. Gerçekten de psikanalizin de amacı, bu tür savunma mekanizmalarının kullanımını ortaya çıkarmak ve böylece bilinçli hale getirmektir.
Bilinçdışı ve Savunma Mekanizmaları
Bilinçdışı, itilen iç tepiler çıkış yolu bulmak ve kendini ortaya koymak için bir çıkış yolu bulur. Sanatsal bir beceri, dinsel bir uğraş, bilimsel bir çaba içinde toplumsal dünyaya hoş görünecek ve toplumsal çatışmaya yol açmayacak bir çıkış yoludur bu. Bilinçdışındaki bastırılmış dürtüler şekil değiştirmiş ama bir çeşit boşalım sağlamış hem de toplumsal bir baskı yerine, övgüye dönüşmüş olur. Bu durum olgunlaşmış bir durumdur. Bilinçdışını anlamak bu süreçleri bilmeyi gerektirir. Bilinçdışını anlamak için ruh sağlığı ve davranış bozukluklarını anlamak bilmek gerekir.
Toplumsal baskı, bireyin istek ve arzularını bilinçdışına itilmeye yol açarken diğer taraftan bilinçdışına itilen dürtüler topluma hoş görünecek şekilde de yeniden topluma sunulmuş olur. Ama bilinçaltı çatışmaları, her zaman bu şekilde olgunlaşma olarak tezahür etmez. Çoğu zaman nedenini bildiğimiz ya da bilmediğimiz ama ortadan kaldıramadığımız bir çatışmaya dönüşür. Bilinçdışını anlamak bu çatışmaların nerelerden kaynaklanabileceğine dair fikirler verebilir. Bilinçdışını anlamak, bir insanın kendisini anlamasıdır. Bilinçdışını anlamak diğer insanları anlamaktır. Bilinçdışını anlamak insan zihninin işleyişini anlamaktır. Bilinçdışını anlamak yaşamı anlamaktır. Bilinçdışını anlamak geleceği anlamaktır.
Sigmund Freud ve Bilinçdışını Anlamak
Başlangıçta, psikoloji bilinçsiz bir düzeyde faaliyet gösteren zihinsel süreç fikri hakkında şüpheciydi. Yaklaşımlarında bilimsel olarak belirlenen diğer psikologlara ( davranışçılar gibi ) bilinçaltı zihin kavramı, objektif tanıma meydan okumaktan ötürü önemli bir hayal kırıklığı kaynağı olduğunu kanıtlamıştır ve objektif olarak test etmek veya ölçmek oldukça zordur.
Bununla birlikte, psikoloji ve psikoanaliz arasındaki boşluk daralmıştır ve bilinçdışı kavramı şimdi psikolojinin önemli bir odağıdır. Örneğin. Bilişsel psikoloji prosedürel hafıza (Tulving, 1972), otomatik işleme (Bargh & Chartrand, 1999; Stroop, 1935) gibi bilinçsiz süreçleri saptamıştır ve sosyal psikoloji örtülü işlemenin önemini göstermiştir (Greenwald & Banaji, 1995 ). Bu ampirik bulgular insan davranışında bilinçsiz süreçlerin rolünü ortaya koymuştur.
Bilinçdışı Zihin
Bununla birlikte, psikolojideki ampirik araştırmalar Freud’un bilinçdışı zihin teorisinin sınırlarını ortaya çıkarmıştır. ve modern bir ‘uyarlanabilir bilinçdışı’ kavramı (Wilson, 2004) psikoanalitik düşünceyle aynı değildir. Nitekim Freud (1915) bilinçsizliğin önemini hafife almıştır ve buzdağı benzetmesi açısından zihnin su altındaki çok daha büyük bir kısmı vardır. Zihin, bilinçdışına üst düzey, sofistike işleyen önemli bir seviyeye düşürerek en verimli şekilde çalışır.
Freud (1915) bilinçaltını tek bir varlık olarak görürken, psikoloji artık zihnin, zaman içerisinde gelişen ve bilinçdışında çalışacak bir modüller topluluğu oluşturduğunu anlıyor. Örneğin, evrensel dilbilgisi (Chomsky, 1972), bir cümlenin doğru biçimde oluşturulup oluşturulmadığına karar vermemizi sağlayan bilinçdışı bir dil işlemcisidir. Bu modüle ayrılarak, yüzleri hızlı ve verimli bir şekilde tanıma yeteneğimiz, böylece bilinçsiz modüllerin bağımsız olarak nasıl çalıştığını gösterir.
Son olarak, Freud ilkel isteklerin bireyleri kaygı yaşamaktan alıkoymak için bilinçsiz kaldığına inanırken, uyarlamalı bilinçdışı modern görüş, bilginin çoğunun baskıdan ziyade etkinlik sebebiyle bilinç dışında kalmasıdır. (Wilson, 2004)
Yararlanılan Kaynaklar:
Chomsky, N. (1972). Dil ve zihin . New York: Harcourt Brace Jovanovich.
Freud, S. (1915). Bilinçsiz . SE, 14: 159-204.
Freud, S. (1924). Psikanalize Giriş, trans. Joan Riviere.
Freud, S. (1924) Rüyaların Yorumu,
Tulving, E. (1972). Episodic and semantic memory. In E. Tulving & W. Donaldson (Eds.), Organization of Memory, (pp. 381–403). New York: Academic Press.
Wilson, T. D. (2004). Strangers to ourselves. Harvard University Press.